İrtibatı Koparmayalım!
derinden derine deyimi
(1) çok derinden, çok uzaktan, uzaktan uzağa. örnek: Dinledi, derinden derine bir kaval sesi duydu. (2) bütün incelikleriyle, ayrıntısıyla, örnek: Avrupa'yı derinden derine inceledik mi ki?
- açık sözlü
- azrail le burun buruna gelmek
- bağrı yanmak
- araya koymak
- oyunbozanlık etmek
- ayrı tutmak
- lafı bir şeye getirmek
- fazla gitmek
- alt tarafı
- dili dönmemek
- gönül bağı
- boğazı kurumak
- dibi yok
- çorba etmek
- bal dök yala
- derin derin düşünmek
- ağzından bal akmak
- götünü görmek
- el ele vermek
- canını yakmak
- ölür müsün öldürür müsün
- baş gelmek
- fütur etmemek
- ağzı kurumak
- yaş dökmek
- ermeni gelini gibi kırıtmak
- çat orda, çat burda, çat kapı ardında
- hayra yormak
- ahım şahım
- bağdat harap
- yol yordam
- el sıkmak
- büyük bilmek
Son Sorgulanan Deyimler
Deyim
Anlamı
(1) çok derinden, çok uzaktan, uzaktan uzağa. örnek: Dinledi, derinden derine bir kaval sesi duydu. (2) bütün incelikleriyle, ayrıntısıyla, örnek: Avrupa'yı derinden derine inceledik mi ki?
bilgisiz olduğu halde çok bilgili, her şeyi bilen biri gibi davranmak. örnek: O her zaman allamelik taslamaktan geri durmaz.
Kendisinin veya bir başkasının malını bir çıkar uğruna birisine uygunsuz olarak vermek.?Yurdu düşmanlara peşkeş çekiyorlar.?
(1) bu işi nasıl olsa yapmak zorunda kalacaksın, iyisi mi yap da onurunu korumuş ol. (2) o sana kötülük yaptı ama sen gene de ona iyilik yap, kötülüğüne iyilikle karşılık ver.
bir şeye, bir kimseye çok değer verildiğini belirtmek için söylenir, örnek: Oğlum bir yana dünya bir yana, bunu böyle bilesiniz.
(bir eylemi) uygun görerek onaylamak, doğru olduğunu kabul etmek. örnek: Bunu doğru bulmak olanaksız.
mecaz birini, bir işi yapmak için sıkıştırmak. örnek: Seçimde halka baskı yapmak sonuç vermedi.
bir alanın, bir yerin bir sınırından öteki sınırına değin. örnek: Soğuk dalgası yurdu bir baştan bir başa sardı.
(1) (yara) taze etle kapanmak, iyileşmek. (2) etçe dolgun bir duruma gelmek, şişmanlamak, et tutmak.
kendi gidişini, davranışını başkalarınınkine ya da yeni değişikliklere uydurmak. örnek: Çağa ayak uydurmak gerekir.
(1) ötekilerden üstün ve önemli, en önemli, örnek: Onun belli başlı işi, boş gezmekti sanki. (2) belirli, örnek: Çocuğun belli başlı bir işi yok. (3) başta gelen, başlıca, örnek: Bizim belli başlı sorunumuz buydu.
Yayın Ağımız
Bu listede yer alan sitelerimiz günlük hayatınızda gerek eğitim, gerek iş, gerek eğlence ve gerekse alışveriş konusunda yardımcı olmak için uzman ekipler tarafından hazırlanmaktadır.Eğitim Sitelerimiz
Eğlence Sitelerimiz
Rehber Sitelerimiz
Diğer Sitelerimiz
Tüm Hakları Saklıdır © 2008 - 2025
Sitemizin SEO çalışması Seo Uzmanı Zeze tarafından yapılmıştır.anlaminedir.com bir nerededir.com sitesidir.